‘Gezginlerin Seçimi’ Anketine Göre Dünyada İlk 10’a Giren Şehirler


Bir de Benim Listeme Göz Atın

Geçen hafta TripAdvisor, düzenlediği 2018 Travellers Choice (Gezginlerin Seçimi) başlıklı anketin sonuçlarını açıkladı.  İki ayrı başlıkta açılan ankette gezginler, dünyada ve Avrupa’da gezmeyi tercih ettikleri ülkeleri ve şehirleri oyladılar. Sonuçlara göre dünyada ilk 10’a giren ülke ve şehirleri şöyle:

Dünyada İlk 10
10) New York /ABD
9) İstanbul / Türkiye
8) Marakeş / Fas
7) Prag / Çek Cumhuriyeti
6) Barselona / İspanya
5) Girit / Yunanistan
4) Bali / Endenozya
3) Roma / İtalya
2) Londra / İngiltere
1) Paris / Fransa

Bu listeyi görünce ben de bu listedeki gittiğim şehirlere göre kendi sıralamamı paylaşmak istedim sizlerle. Tabii ki listeye giren ülkemizin en güzide şehri İstanbul’u sıralamaya bile koymuyorum. İstanbul’a olan hayranlığım apayrı; oranın havası, büyüsü, kokusu bile bence hiçbir şehirdekilerle yarışamaz.

1) Benim 1 numaram ve vazgeçilmezim Barselonaaaaaa! O kadar muhteşem, büyülü bir şehir ki… Hem tarihi hem modernliği bir arada barındırıyor. Binaların yapısı, mimarisi, yerleşim şekli gerçekten muazzam. En büyülü ve şehrin simgesi haline gelmiş yapısı tabii ki Sagrada Familia. 1882 yılından beri yapımı devam eden yapı zaten “Bitmeyen Kilise” adıyla tanınıyor.




Şehir tarihi değerlerinin yanı sıra denizi, kumu, yemekleri ve eğlence hayatıyla da tam bir tatil kenti. Biz Barselona merkezine inmeden önce 4-5 gün kadar Calella’da kaldık. Uçsuz bucaksız sahili ve pürüzsüz denizi ile gerçekten görülmesi gereken bir yer. Yemekleri enfes, parmaklarınızı gerçekten yiyebilirsiniz. Akşamları da inanılmaz dans gösterileri izleyebileceğiniz mekanlar mevcut. İsponyallar zaten gerçekten eğlenceye düşkün bir millet. Nereye giderseniz gidin mutlaka bir müzik ve müziğin ritmine kendini kaptırmış insanlar göreceksiniz.


2) Listede eğer İtalya’dan Roma yerine Venedik olsaydı, iki numaram o olacaktı. Ancak beni Roma’dan daha çok etkileyen bir şehir varsa o da New York.

New York’a iki kez gitme şansım oldu ve eğer yine şansım olsa oraya giderken sadece bir pantolon ve bir t-shirt’le giderim. Dönüşüm ise muhteşem olur. Çünkü gerçekten çok ucuza alışveriş yapabileceğiniz AVM’ler mevcut. Özellikle de sezon sonu indirimini yakalarsanız.


New York’un en muhteşem yerinin Times Meydanı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Oranın ihtişamını bilmeyen yoktur, en azından Amerikan filmlerinden çok iyi biliyoruz.

Gece karanlığında bile size adeta gündüzü yaşatacak kadar ışıl ışıl Meydan. İğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık ve bir o kadar da renkli. Ünlü kırmızı merdivenlere çıkıp kendine fotoğraf çektirebileceğin ufak bir köşe bulursan çok çok şanslısın. Ancak bu şansı yakalasan bile emin ol ki bir sürü tanımadığın kişi de senin fotoğrafında sana eşlik ediyor olacak.



New York söz konusu olunca Central Park’tan bahsetmemek olmaz tabii ki. O koca şehrin içinde gerçekten nefes alacağınız bir yer orası. Kentin cenneti de diyebilirsiniz oraya. Sık ağaçları, yapay gölleri, köprüleri, çayırlıkları ile gerçek bir cennet.



3) Barselona ve New York’un ardından benim listemdeki üç numara Roma. Tarih şehri Roma. Gez gez bitmeyen şehirlerden birisi. Kolezyum başta olmak üzere Antik Roma döneminden kalma yapıları, kiliseleri, müzeleri, meydanları ve içinde barındırdığı bağımsız bir ülke olan Vatikan ile gerçekten çok keyifle gezeceğiniz bir şehir.




Şehrin tersten yazımı ‘amor’.  Bu nedenle “adında aşk saklı şehir” olarak da anılıyor.

Oraya gidince pizza, tiramusu, Roma dondurması yemeden ve tabii ki o uzun İspanyol Merdivenlerini çıkmadan da dönülmemeli tabii ki.


4) Londra belki listemde en son sırada ama en özel şehirlerden de birisi benim için. Çünkü orada diğer şehirlerdeki gibi kısa süreli kalmadım. Üç ay boyunca orada yaşama, eğitim alma ve çalışma fırsatım oldu. Şehri tam anlamıyla yaşama şansı yakaladım. O zamanlar söylediklerinde çok güldüğüm “kültür şokunu” da yaşadım orada, gurbetçiliği de.  Bu sebeple gerçekten çok özel.

Londra da Barselona gibi tarihi ve modernliği bir arada yaşayan bir şehir. Ancak Barselona’ya göre çok büyük bir farkı var. Barselona’da ne kadar İspanyol sıcaklığını hissediyorsanız Londra’da da bir o kadar İngiliz soğukluğunu, kemiklerinize kadar, hissediyorsunuz. Asalet diyorlar bunun adına ama bence bu tamamen umursamazlıklarının bir parçası, kendini diğerinden üstün görmenin alışkanlığı.




London Eye, Buckingham Sarayı, Kule Köprüsü, Londra Köprüsü, Parlemonta Binası ve Greenwich Gözlem Evi Londra’da mutlaka görülmesi gereken yerler. Bir de tabii Hyde Park var.  Orayı da görmeden olmaz. Karnınız acıkırsa da benim çalıştığım Tas Restoran’a mutlaka uğramalısınız.


 İşte benim listem de böyle. Umarım beğenmişsinizdir.


Yorumlar

Popüler Yayınlar