Rosa Parks

Otobüste Ayağa Kalkmayarak İnsanlığı Ayağa Kaldıran Kadın




“İnsanlar, benim o gün çok yorgun olduğum için koltuğumdan kalkmayı reddettiğimi söyleyip duruyorlar. Doğru, yorgundum ama sebep bu değildi. İş günü olmasının fiziksel yorgunluğu değildi bu. Yaşlı da değildim, 42 yaşındaydım. Çok yorgundum. Sürekli haksızlığa uğramaktan ve bunu kabullenmekten yorgundum’’


İşe yürüyerek gidebilir misiniz? Evet mi? Peki hava yağmurluysa ve iş yeriniz 32 km uzaktaysa da mı evet? Ben yapamam sanırım. Ama bunu yapanlar vardı: Alabama’nın Montgomery şehrinde yaşayan siyahlar. Neden mi?

"1 Aralık 1955 Perşembe günü 42 yaşındaki siyahi bir kadın terzi, şehir fuarındaki işinden akşam saat 6’da çıktı. Çok yorgundu ve tek istediği bir an önce evine ulaşmaktı. Belediye otobüsünün ortasındaki değişken statülü koltuklardan birine oturdu.

Değişken çünkü o zamanlar belediye otobüslerindeki ilk dört sıra koltuklar, derisi beyaz olan yolculara aitti. Siyah derili insanlara ise otobüslerin en arka koltukları ayrılmıştı. Ortadaki değişken statülü koltuklara da beyazların sıraları doluncaya kadar siyahlar da oturabiliyorlardı. Beyaz sıralar dolduğunda ya da şoför istediğinde siyahlar oturdukları bu koltukları boşaltıp, daha arkaya geçmek zorundaydılar. Eğer arkada da yer yoksa ayakta durmaları, eğer ayakta duracakları yer de yoksa otobüsten inip bir sonrakini beklemeleri gerekiyordu.

O gün bazı beyaz yolcular ayakta kalınca şoför yerinden kalkıp arkaya doğru yürüdü ve değişken statülü koltuklardaki siyahlara ‘kalkın’ dedi. Şoförün uyarısı üzerine değişken statülü koltukların ilk sırasındaki siyah yolcular kalkarak arkaya geçti.

Rosa Parks’ın yanında cam kenarında oturan erkek yolcu da kalktı. Rosa Parks da hareketlendi ancak cam kenarındaki koltuğa kaydı ve artık yorgunluktan bitkin düşmüş bir insana özgü kayıtsızlıkla şoförün gözlerine bakmaya başladı.

Herkes büyük bir şok yaşıyordu. Şoför, “Neden kalkmıyorsun?” diye kızgınlıkla sordu. Parks yanıtını verdi: “Çünkü kalkıp yerimi bir başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum.”

Şoför otobüsü durdurdu ve polis çağırdı. Rosa Parks tutuklandı. Tutuklanması ilk başta pek dikkat çekmedi. Siyah hakları aktivist organizasyonu NAACP’nin Montgomery şubesi başkanı sendikacı Edgar Nixon ve Parks’ın bir arkadaşının 100 dolarlık kefaleti ceplerinden ödemesi üzerine Cuma akşamı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Nixon, Cuma günü Kadınların Politik Konseyi üyesi ve Alabama Eyalet Üniversitesi profesörü Jo Ann Robinson’u konudan haberdar etti. Robinson, harekete geçmeye karar verdi ve aynı gece hiç uyumayarak 35 bin el ilanı hazırlayıp Montgomery halkını otobüsleri boykot etmeye çağırdı.

Kadınların Politik Konseyi (WPC), boykota destek veren ilk grup oldu. 4 Aralık Pazar günü şehirdeki küçük siyah kiliselerde otobüs boykotu eylemi hakkında çağrılar yapıldı. Montgomery Advertiser gazetesi de habere ilk sayfasında yer verince eylem bütün şehirde duyuldu. O gece kiliselerde yapılan toplantılarda alınan karara göre, “insani muamele görünceye, siyahi şoförler de işe alınıncaya ve ortadaki değişken statülü koltuklara ‘ilk gelen oturur’ statüsü verilinceye kadar” boykota devam kararı alındı.

5 Aralık Pazartesi günü Rosa Parks mahkemeye çıkarken, Montgomery tarihinin en önemli gününü yaşıyordu. Şehirde o gün yağmur yağıyordu ancak nerdeyse bütün siyahlar boykota katılıyordu. Bazıları özel arabalarıyla taşıyabildiği kadar siyahı taşıyordu. En az 40 bin belediye otobüsü yolcusu o gün yürüyerek gitti işine. Bazıları 32 kilometrelik yolu yürüdü ama yine de belediye otobüsüne binmedi. Boykot başarılı olmuştu ve şehirde bir duyarlılık oluşturmuştu.

Rosa Parks mahkemece, kamu düzenine itaatsizlikten 14 dolar para cezasına çarptırıldı. Associated Press haber ajansı da o gün ilk kez konuyla ilgili haber geçince, olay bütün ülkede duyuldu.

Şehirdeki siyahlar tam 381 gün boyunca otobüslere binmediler. İşlerine, okullarına yürüdüler. Siyahlar buldukları her özel araçla, belediye otobüsü bilet fiyatına yolcu taşımaya başladılar. Bazı beyaz ev kadınları da arabalarıyla destek verdi. Belediye otobüslerini işleten şirket büyük maddi zarar yaşadı. Bazı otobüsleri adeta çürüdü.

ABD Yüksek Mahkemesi’nin 1956 yılı Aralık ayı başında, benzeri bir başka dava kapsamında (Browder v. Gayle) ırk ayrımcılığını yasaklayan içtihadının zoruyla, Montgomery’deki belediye otobüslerinde de ayrımcılık kalktı. Montgomeryli siyahlar otobüs boykotunu 20 Aralık 1956 günü sona erdirdiler. Eylem başarıya ulaşmıştı."


Şimdi fikriniz değişti mi? Böyle bir durumda olsanız siz de yürür müydünüz işinize? Ben kendi adıma cevap vereyim. Rosa kadar cesaretli olamazdım belki ama ben de asla o otobüslere binmez ve yürürdüm. Yürür ve başımı gururla gökyüzüne kaldırıp şöyle haykırırdım: “Yürümekten değil, sürekli haksızlığa uğramaktan ve bunu kabullenmekten yorgunum!’’

Yorumlar

Popüler Yayınlar